27 Kasım 2014 Perşembe

Desiderius ERASMUS

İsterseniz, insanlar arasında dağıttığım bu iyilikle, tanrıların yaptığı değişimleri karşılaştırın. Burada, öfkeliyken yaptıkları değişimlerden bahsetmeyelim. Teveccühlerinin en büyük belirtileri sayılanları inceleyelim. Ölüm döşeğindeki dostlarına tanrılar ne yapar? Onları ağaca, kuşa, ağustos böceğine, hatta yılana dönüştürürler. Ancak böyle, doğa değiştirmek ölmek değil midir? Bana gelince, ben insanı, incitmeden hayatının en mutlu, en tatlı anlarını geri getiriyorum. Ah! İnsanlar, bilgelikten tamamen vazgeçerek bütün yaşamlarını benimle geçirseler. Böylece kederli bir ihtiyarlıktan habersiz olurlardı ve sürekli bir gençliğin büyüsü, üzerlerine sevinç ve mutluluk saçardı!
Felsefe veya başka bir güç, oldukça ciddi bir şeyi incelemeye koyulan şu güçsüz, dertli, neşesiz kimselere bakınız. Birbirinden ayrı birçok düşüncelerle çalkalanan ruhları bünyelerini etkiler. Bedenlerindeki ruh uçar; nemli kökleri kurur ve genellikle, genç olmadan ihtiyarlar. Benim delilerim, tam aksine, her zaman semiz ve tombuldurlar, yüzlerinde sağlığın, parlak aydınlığını taşırlar. Neredeyse her biri bir Arkanya domuz yavrusu gibi. Şüphe de yok ki, bilgelik biraz kendilerine bulaşmamış olsaydı, ihtiyarlığa özgü sakatlıkların hiçbirini hissetmeyeceklerdi. Fakat insan, dünyada tamamen mutluluk için yaratılmamıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder